29 Aralık 2012 Cumartesi

Karışık Kuruşuk Şeyler / Yonca Tokbaş


Şu Twitter sayesinde birçok insan tanıdım ve gerçekten çok sevdim.
Yonca Tokbaş da onlardan biri.
Hürriyet'teki yazılarını takip etmiyordum açıkçası.
Ama Twitter'da tanıyıp biraz da araştırınca, ne kadar samimi bir insan olduğunu anladım.
Kitabından da yine Twitter sayesinde haberim oldu.
Karışık Kuruşuk Şeyler.
Tam da adı gibi bir kitap.
Herşeyden bahsetmiş Yonca bu kitapta.
Ailesinden, arkadaşlarından, hayatından, geçmişinden...
Öyle güzel, öyle içten anlatmış ki, okudukça sanki bir arkadaşınızmış gibi geliyor Yonca size.
Ben kitabı okurken dayanamayıp mail attım kendisine, hemen cevap verdi! Çok şaşırdım!

Eğer Dört Yapraklı Yonca ile tanışmak isterseniz, kitabını alın okuyun.
Seveceğinize eminim:)

25 Aralık 2012 Salı

Yılbaşı çekilişi sonuçlandı!


Biraz geç de olsa çekilişimizi sonuçlandırdık arkadaşlar!
Gösterdiğiniz yoğun ilgiye çok teşekkür ederim!
Çekilişi kazanan kişi 105. yorumu bırakan Nazlı oldu!
Tebrik ediyorum Nazlı! Bana iletişim bilgilerini (ad soyad adres ve telefon) mail ile gönderirsen sana paketi ulaştırabilirim.

Herkese tekrar çok teşekkür ediyorum ve şimdiden mutlu bir sene diliyorum!

Yeni çekilişlerde buluşmak üzere!

19 Aralık 2012 Çarşamba

5. Eğitimde Edebiyat Semineri






Günışığı Kitaplığı’nın 15 Aralık’ta Irmak Okulları’nın katkılarıyla düzenlediği 5. Eğitimde Edebiyat Semineri’nde konuşan
Prof. Dr. Selahattin Dilidüzgün, okuma alışkanlığının ancak edebiyattan haz alarak mümkün olabileceğini,
bunun içinse nitelikli okumalar yapmak gerektiğini vurguladı.


Ancak haz veren şeyler alışkanlığa dönüşür!


Okullardaki okuma saati uygulamasının yararsızlığından edebiyatın özgürleştiren etkilerine, çocuklukta soru sormaya alışmanın öneminden her türlü olanaksızlığa rağmen okullarda hayata geçen yaratıcı okuma uygulamalarına dek pek çok konunun tartışıldığı tamgünlük seminere Denizli, Bitlis, Muğla, Ankara, Şırnak, Mersin, İzmir gibi farklı illerden de çok sayıda öğretmen, kütüphaneci ve eğitim yöneticisi katıldı. 

Edebiyatın usta isimlerinden gazeteci, yazar Müge İplikçi; karikatürcü, yazar Behiç Ak ve sinema oyuncusu, yazar Görkem Yeltan’ın konuşmacı olduğu seminerde akademisyen, çevirmen Prof. Dr. Selahattin Dilidüzgün, eğitim sistemimizi kuşatan “onaylayıcı” okumanın tehlikelerine dikkati çekti. “Yazar diyorsa doğrudur” yaklaşımının “eleştirel” okumaya ters düştüğünü; edebiyatın ham insandan birey yaratma sanatı ve söylenenden kastedilene gitme sürecinde bir araç olduğunu vurguladı. Edebiyata ancak estetik hazla ulaşılabileceğini savunan Dilidüzgün, bu hazzın soyut kavramların gelişmesiyle sağlanabileceğini, “okuma alışkanlığı”nın da bu hazla mümkün olacağını hatırlattı; ancak nitelikli okuma yapanın, nitelikli düşünebileceğini belirtti.

Eğitimdeki en temel sorunun, soru soranın öğretmen, cevap verenin öğrenci olması kalıbının yıkılamaması olduğunu söyleyen karikatürcü, yazar Behiç Ak, düşünmeyi geliştirmek için soruyu çocuğa sordurmanın gerekliliğine değindi. Ancak sorudan soruya geçen çocukta yorum yapabilme yetisinin gelişeceğini belirten Behiç Ak, görsel okumanın önemi ve insana sağladıkları üzerinde dururken, bir resme göz atmakla, dakikalarca bakmak arasındaki şaşırtıcı farkları resimli öykü kitaplarından örnekledi.

Kitap okumayı sevmeyen bir toplum olmamızın nedenini, sanatı eğitimin içinde bir öğe olarak görmemizde yattığını öne süren oyuncu, yazar Görkem Yeltan konuşmasında, sanatla eğitim arasındaki ilişkinin ancak birbirini beslemek olabileceğine işaret etti. Yazarın bir eğitimci ya da bir sivil toplum örgütü gibi davranmaması gerektiğinin, okuma saati gibi zoraki uygulamalarla çocukların hayal gücüne zarar verdiğimizin altını çizdi.

Konuşmasına Pink Floyd’un unutulmaz şarkısı “Another Brick in the Wall” ile başlayan gazeteci, yazar Müge İplikçi, çocukların eğitim sistemi içinde tektipleştirilmesine neden karşı olduğunu anlattı. Eğitimle otoriteye boyun eğmeyi öğrenen, başkalarının aldığı kararlara, başkalarının alıntılarına ve her ezbere razı olan, seçim yapma aşamasında bile sistem tarafından bir kalıba sokulduğunun farkında olmayan çocuğa değindi. İçinde sistemin bir türlü öldüremediği bir çocuk taşıdığını söyleyen İplikçi, gelecek umudunu yinelerken, bir şeyleri değiştirmek için bütün duvarı yıkmaya gerek olmadığını, bazen tek bir tuğlayı bile yerinden almanın farklılık yaratabileceğini, bunu da en iyi edebiyat ve sanatla yapabileceğimizi söyledi.

Edebiyatçıların düşündürücü konuşmalarının yanı sıra farklı illerden öğretmen ve kütüphaneciler yaptıkları yaratıcı okuma sunumlarında, öğrencilerle sürdürdükleri okuma projelerini, kitapların seçilme nedenlerini, hangi yöntemle okunduklarını, okuma sonrası yaratıcı düşünme ve sorgulama süreçlerini meslektaşlarıyla paylaştılar. Semineri, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Dr.
Muammer Yıldız ve Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürü Ferşat Ayar da izledi.

18 Aralık 2012 Salı

Yılbaşı çekilişine başlayalım mı?

Yılbaşı yaklaşıyor biliyorsunuz.
Eh ben de çekilişlerime bir yılbaşı havası ekleyeyim dedim:)
Yani şöyle kallavi bir kitap paketi hazırlayayım sizler için, yeni yılda benim seçtiğim kitapları okuyun istedim.
İyi yapmış mıyım?

Yılbaşı için hazırladığım kitap paketi gerçekten çok özel. İçerisinde neler mi var?





- Sultanı Öldürmek / Ahmet Ümit
- Şah&Sultan / İskender Pala
- Hobbit / J.R.R. Tolkien
- Heyulanın Dönüşü / Yiğit Bener
- Sicilya'da Bir Aşk Hikayesi / Ann Radcliffe

Kitapları kendim seçtim, umarım beğenirsiniz. Bu kitap paketi 1 kişiye gidecek.

Yılbaşı çekilişine katılmak için yapmanız gerekenler, her zamanki gibi blogumu izlemeye almak ve bu yazının altına yorum yazmak.
Adsız bırakılan yorumlar dikkate alınmayacaktır.

Çekilişimiz 25 Aralık Salı saat 23:00'e dek sürecektir. Yorumlarınızı o zamana dek bırakabilirsiniz.
Çekiliş sonucu 26 Aralık Çarşamba günü açıklanacaktır.

Haydi bakalım, herkesi çekilişe bekliyorum!

NOT:Arkadaşlar bu bir yılbaşı paketidir. Tüm kitaplar bir paket halinde kazanan 1 kişiye gidecektir. Kitaplar arasında seçim yapma gibi bir şansınız yok:(

14 Aralık 2012 Cuma

Kolektif Kitap'tan

Kolektif Kitap birbirinden güzel kitaplar çıkarmaya devam ediyor.

Alfred&Agatha'nın Maceraları-1 Elster'in On Kuşu da bunlardan biri.



ALFRED&AGATHA’NIN MACERALARI -1
Elster’in On Kuşu

Yazar: Ana Campoy
Çeviren: Nergis Turan | Kolektif Kitap
166 s. | 15,00 TL | ISBN: 978-605-86679-8-3



İngiltere’de doğan ve ABD’ye göç ederek korku ve gerilim sinemasının en büyüklerinden
kabul edilen usta yönetmen Alfred Hitchcock ile dedektiflik romanları denince akla
gelen ilk isimlerden, popüler edebiyatın usta kalemi Agatha Christie çocukken tanışsalar
ne olurdu? Birlikte nasıl maceralar yaşar, ne tür gizemler çözerlerdi kim bilir? Alfred ve
Agatha’nın Maceraları, zamanımızın büyük gizem ustalarının çocuklukları üzerine kurmaca
bir macera kitabı!

Alfred ve Agatha’nın Maceraları Elster’in On Kuşu’nda, Alfred Londra’nın doğusundaki
mütevazi bir mahallede icatlarıyla içe dönük bir hayat sürmektedir. Müthiş bir icadın yol
açtığı tatsız bir kaza ile başı belaya giren Alfred’i babası aklı başına gelsin diye karakola
götürür, geceyi orada geçirecektir. Hiç hoş bir tecrübe yaşamayan Alfred için artık hiçbir
şey eskisi gibi olmayacaktır, ama henüz o bundan haberdar değildir. Masumiyetine inandığı
nezarethane arkadaşına yardım etmek için Londra’nın lüks semtlerinden birine doğru
yola çıkan Alfred’in ulaşması gereken isim Agatha’dır, acaba onu kabul edecek midir?
Bunca yolu, başını belaya sokmak pahasına göze alan Alfred bir anda kendini zengin
insanların malikanelerine gizlice girerken, kuşların saldırısına uğrarken ve rüyasında bile
göremeyeceği kadar değerli taşlardan yapılma mücevherlerin peşinde koşarken bulacaktır.

Agatha içinse durum farklıdır. Zengin ailesi ile lüks ve rahat bir hayat sürer, ancak köpeği
Morritos dışında arkadaşı yoktur. Son derece canlı ve heyecanlı bir kızdır ve kendi
dedektiflik bürosunda Morritos ile gizemleri çözmede mahalle çapında üne sahiptir.
Alfred’in hayatına girmesiyle güvenebileceği ve gizemler üzerine tartışabileceği bir arkadaş
edinmiş olur. Tüm macera boyunca Alfred’i ikna etmeyi başararak, onu da serüvene dahil
eder. Belli ki bu çok hoş bir dostluğun sadece başlangıcıdır.

Serinin dördüncü kitabı geçtiğimiz aylarda İspanya’da yayınlandı. İlk kitabın ardından
gelen diğer serüvenler de Kolektif Kitap tarafından yayına hazırlanmaktadır.

AGATHA
Hayat dolu, meraklı ve kendine güveni tam bir kız çocuğu... Köpeği Morritos ile birlikte
kendi dedektiflik bürosuna sahip ve Londra’nın lüks semtlerinden birinde yaşıyor.
Vakalarında ona eşlik edecek Alfred ile takım tamamlanıyor.

ALFRED
Bilimi ve bir şeyler icat etmeyi seviyor. Londra’nın merkezine uzak mütevazi bir
mahalleden geliyor. Aslında sakin bir çocuk olmasına rağmen başına gelen bir talihsizlik
sonucunda kendisini nezarethanede buluyor. Olaylar onu Agatha ile tanıştırarak maceralara
sürüklüyor.

MORRİTOS JONES
Agatha’nın en yakın arkadaşı ve dedektiflik bürosunun ortağı çok akıllı ve iki kuyruklu
eşsiz bir köpek. Olayların çözümünde kahramanlarımızın bir numaralı yardımcısı. Ancak
Alfred’e bayıldığı söylenemez.


BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?

¬   Alfred Hitchcock yetmişten fazla filmiyle sinema tarihinin en önemli yönetmenleri arasında haklı bir üne sahiptir.
¬   Agatha Christie dedektiflik hikayelerini çok seviyordu, büyüdüğünde seksenden fazla roman ve tiyatro oyunu yazdı.
¬   Alfred Hitchcock çocukken yaramazlık yaptığında, babası onu hapse attırarak cezalandırmıştı.
¬   Agatha Miller’ın adı ilk eşi Archibald Christie ile evlendikten sonra değişerek Agatha Christie oldu.
¬   Madeleine Elster, Alfred Hitchcock’un Vertigo filmindeki baş karakterlerden biridir.
¬   Agatha küçükken oyuncak ev koleksiyonu yapar ve onlarla oynamayı çok severdi.
¬   Alfred’in en bilinen ve sevilen filmlerinden birinin adı Kuşlar’dır ve insanlara saldıran bir kuş sürüsüyle ilgilidir.
¬   Kahya Hércules ile Agatha’nın birçok kitabının ünlü dedektifi Hércules Poirot aynı adı taşır.
¬   Agatha’nın ünlü eserlerinden birinin adı On Küçük Zenci’dir ve kitapta on küçük biblonun ortadan kayboluşlarının hikayesi
anlatılır.

 Arka kapak
Agatha Christie ile Alfred Hitchcock’un çocukluklarını hiç merak ettiniz mi? Öyleyse dedektiflik romanlarının kraliçesi Agatha
Christie ile gerilim filmlerinin babası Alfred Hitchcock’un çocuk olduklarını hayal edin. Sonra ikisinin karşılaşıp tanıştıklarını,
üstüne bir de maceralara atılıp birlikte gizemli olayların arkasında yatan sır perdesini araladıklarını düşünün. Alfred ile
Agatha’nın Maceraları sizleri bu müthiş ikilinin soluk kesen serüvenlerine davet ediyor.

Serinin ilk kitabında Alfred tüm masumiyetine rağmen babası tarafından karakola teslim edilerek geceyi orada geçirir. Olaylar
Londra’nın lüks semtlerinden birinde yaşayan ve köpeği Morritos’la dedektiflik yapan Agatha ile yollarının kesişmesine neden
olur. Ancak önlerinde çözülmesi gereken bir gizem vardır, Agatha’nın komşusu Bayan Elster’in mücevherlerle süslü on altın kuşu
çalınmıştır. Hırsızlık suçu ile yakalanan adamın hayatını emanet ettiği kişi Agatha, ona bu haberi getirmekle görevlendirdiği kişi
ise Alfred olur. Gerçek suçluyu ararken kuşların saldırısına uğrayan, evlere gizlice giren ve aklına bile gelmeyecek maceralara
atılan Alfred için aslında tüm bunlar Agatha ile güzel bir dostluğun başlangıcıdır.


 Ana Campoy
1979 yılında Madrid’te dünyaya geldi. Kitaplara olan sevgisi çocukluk yaşlarında başladı ve asla onu terk etmedi. Yıllar boyunca
tutkulu bir kitap okuru olan yazar, üniversitede Görsel İşitsel İletişim üzerine diploma aldı. Uzun süre gazetelerde, televizyon,
sinema ve film endüstrisinde editör, yönetmen ve senaryo yazarı olarak görev alarak kendini geliştirdi. Campoy halen, Alfred ve
Agatha’nın Maceraları’nı kaleme almanın yanı sıra yazar ve gazeteci olarak da meslek hayatına devam ediyor.


 Kısa hayat hikayeleri:
Agatha Christie, 15 Eylül 1890 tarihinde İngiltere’nin güneyinde yer alan Torguay’da dünyaya geldi. Babasını çok küçük yaşta
kaybetti ve annesi tarafından evde eğitildi. Christie soyadını aldığı eşiyle evlenerek Paris’e yerleşti. Oradayken vakit geçirmek
üzere okuduğu dedektif öykülerinin daha iyilerini yazabileceğini düşünerek ilk polis romanını yazdı. Bir Hércules Poirot macerası
olan bu kitap çeşitli yayınevinlerince geri çevrildikten sonra 1920’de basıldı. Hayranlarının tutkuyla bağlı olduğu Agatha Christie
edebiyat eleştirmenlerinin de dikkatini çekti. Alfred ve Agatha’nın Maceraları Elster’in On Kuşu kitabındaki hikayeye esin
kaynağı olan On Küçük Zenci ise polisiye roman klasikleri arasında yer aldı. Dünya edebiyatında kendine özgü bir yere sahip olan
yazar, 1971 yılında, İngiltere’nin en yüksek onur ünvanı Britanya İmparatorluğu Kadın Komutanı olmaya hak kazandı, 12 Ocak
1976’da hayata gözlerini yumdu.

Alfred Hitchcock ise 13 Ağustos 1899 tarihinde Londra’da doğdu ve yönetmen olmadan önce mühendislik okudu. Daha sonra
ABD’ye göç eden yönetmenin gerilim filmleri olağanüstü ilgi gördü, izleyici için adı bir film yıldızınınkinden aşağı değildi. Oscar
ödüllü yönetmen, ayrıca 1979’da Amerikan Sinema Enstitüsü’nün Hayat Boyu Başarı Ödülü’nü aldı, ertesi yıl da Kraliçe II.
Elizabeth kendisine “sör” ünvanı verdi. Babası ticaretle uğraşan Hitchcock, Londra’da St. Ignatius College adlı Cizvit okulunda
okudu. Daha sonra Londra Üniversitesi’nde mühendislik öğrenimi gördü. Trendeki Yabancı, Arka Pencere, Sapık’ın yanı sıra
Alfred ve Agatha’nın Maceraları’na da esin kaynağı olan Vertigo ve Kuşlar filmleriyle sinemanın unutulmazları arasında yer aldı.
29 Nisan 1980 tarihinde Los Angeles’ta hayata veda etti.





12 Aralık 2012 Çarşamba

La Sonsuzluk Hecesi / Nazan Bekiroğlu


Hani çok güzel bir şarkı vardır, "Geç buldum çabuk kaybettim" diye... İşte tıpkı onun gibi, ben de Nazan Bekiroğlu'nu geç buldum ama kaybetmeye hiç niyetim yok!

Uzun zamandır okumak istediğim bir yazardı Nazan Bekiroğlu. Methini herkesten duyuyor ama bir türlü okumak kısmet olmuyordu. Sonunda bir sabah kitapçıda gözüme çarpınca alıp okumaya karar verdim.

Hani bazı yazarlar vardır, ilk defa okursunuz bir kitabını, çok beğenirsiniz ve o yazarın tüm kitaplarını alıp okumak istersiniz. O kadar eminsinizdir çünkü diğer kitaplarının da birbirinden nefis olduğuna. Okumasanız da biliyorsunuzdur bunu; bir tek kitabı yeter, yazarın ne kadar eşsiz bir anlatımı olduğunu anlamanıza. Ben böyle hissederim bazı yazarları okuduğumda. İşte Nazan Bekiroğlu da bu yazarlardan.

La Sonsuzluk Hecesi bence bir başyapıt niteliğinde. Okuyor ama doyamıyorsunuz, yazarın o müthiş kalemi sizi öyle etkiliyor ki, gözyaşlarınıza hakim olamıyorsunuz kitabı okurken. Ama bu gözyaşlarının sebebi kitapta anlatılan acıklı bir olay değil. Kitapta anlatılan hikaye ve yazarın anlatımı, kelimeleri, üslubu o kadar güzel ki, sizde bir ağlama hissi uyandırıyor elinizde olmadan.

"...Söyle, dedi Kabil, neden? Neden bana bu tutkuyu, bu arzuyu verdi? Ben'imin benliğini o arzuda seyrettirdi. Sonra da beni ben yapan yanımı koparıp atmamı istedi? Benimle Sidre'nin arasına ezelde o şeyi koyan kim? Sonra tutup, vazgeç, giyen kim? Bana bu nefsi veren, bu isteği, bu hevesi hamuruma katan, sonucundan niye beni sorumlu tutuyor? Kim kimi suçluyor?..."

"...Aşkının neyin üzerinde değil neyin altında durduğuna dikkat et. Sıralamana itibar et. Aşkı nefisten o zaman ayırırsın. Nefsinin altında bıraktıkların kadar eksik, üzerine koyabildiklerin kadar fazlasındır ancak..."

Bu kitap bir kez değil, birkaç kez sindire sindire okunacak bir kitap. Ben okumayan herkese mutlaka okumalarını tavsiye ediyorum. Şimdi sırada Nar Ağacı var, Nazan Bekiroğlu'nun son kitabı!

10 Aralık 2012 Pazartesi

Çekiliş sonuçlandı!


Yepyeni bir haftaya başladık!
Herkese neşeli güler diliyorum.

Geçtiğimiz hafta başlayan çekilişimiz sonuçlandı. Kazanan 3 kişi:

1. Nurten (11. yorumun sahibi)
2. Özgür OL (38. yorumun sahibi)

3. PnrSntrk (44. yorumun sahibi)

Tebrik ediyorum arkadaşlar! Bana mail ile iletişim bilgilerinizi göndermenizi bekliyorum. Daha sonra kitapları size göndereceğim.

Yeni çekilişimiz yılbaşı için olacak arkadaşlar!
Harika bir hediye paketi hazırlıyorum sizler için. Tabii kitaplardan oluşacak bu paket:)
Şimdiden hazır olun yeni yıl çekilişine!

4 Aralık 2012 Salı

Çekiliş çekiliş çekiliş!


Bu haftaki çekilişimizi başlatalım değil mi arkadaşlar?

Bu hafta sizlere Birazoku'nun bana gönderdiği 3 kitabı hediye edeceğim.

Birazoku'yu duymayan yoktur sanırım. Kitap yorumları okuyabilir, hatta istediğiniz kitapların ilk birkaç sayfasına göz atabilir, sonra da Dükkan.Birazoku 'dan çok uygun fiyatlara satın alabilirsiniz. Ayrıca siteye üye olup, okuduğunuz ve beğendiğiniz kitaplar hakkında yorum yapabilir, diğer yorumları okuyabilirsiniz.

Bu haftaki çekilişimiz hediyesi Erdoğan Eyrik tarafından yazılan Dehliz adlı kitap. Maceraseverler için yepyeni bir gerilim kitabı olan Dehliz'in arka kapak yazısı şöyle:

"İstanbul'da işlenen cinayetlerle başlayan romanda Faruk neler olup bittiğini anlamaya çalışırken ona yardım edenlerle birlikte siz de Anemas Zindanları'ndan Kariye'ye, St. Antuan Kilisesi'nden Yenikapı Mevlevihane'sine sürükleneceksiniz. 
Türlü medeniyetlerin beşiği olan İstanbul yeniden fethi söz konusuyken...
Medeniyetler İttifakı ileri gelenlerini ağırlarken...
Özellikle korunması gereken bir lider varken...
Öyle tehlikeli ki!"

Bu hafta bir değişiklik yapıyor ve bu kitabı 3 kişiye hediye ediyorum çünkü elimde 3 adet var.
Çekilişe katılmak için yapmanız gerekenler blogumu izlemeye almak ve bu yazının altına yorum bırakmak.
Çekilişle belirleyeceğim 3 kişiye Dehliz kitabını hediye edeceğim.
Çekilişimiz 9 Aralık Pazar saat 23:00'e dek sürecektir.
Çekiliş sonucu 10 Aralık Pazartesi günü açıklanacaktır.

Hadi bakalım, gelsin yorumlar!